MELANKOLİK ÖZNE: ZEBERCET
Anayurt
Oteli iletişimsizliğin, kıstırılmışlığın, yalnızlığın romanı olduğu kadar Zebercet'in
süregelen sevilme ihtiyacının arayışı ve Zebercet'in melankolik kişiliği
üzerinden de okunabilir. Melankolik öznenin bir özelliği olan kayıp olgusu
Zebercet'in kişiliğinde ve hayatında da ortaya çıkar. Kitapta kaybedilen nesne olarak
göze çarpan ilk şey "gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın"
(g.A.t.g.k) gibi algılanabilirse de daha yakından baktığımızda bu kadının hem
kaybedilen hem de kaybedilenin yerine konmaya çalışılan nesne olduğunu görürüz.
Dolayısıyla, Zebercet'in melankolisinin nedeni sadece bu kadının kaybı değil,
fakat asıl kaybettiği şeyin herhangi bir sevgi nesnesi olduğudur; çünkü
Zebercet'in melankolisini yaratan en önemli durum onun sevgi nesnesi arayışı ve
bir türlü bulamayışıdır. g.A.t.g.k ise onun bu arayışındaki son nokta halini
alır ve gelmeyişiyle melankolinin de giderilememesine, daha da belirgin hale
gelmesine neden olur.
Zebercet'in
melankolisine neden olan kaybı Freud'un "Yas ve Melankoli" adlı
makalesinde öne sürdüğü anlamda "kayıp" ile ilişkilendirmek mümkündür.
Freud bu makalesinde yas ile melankolinin ayrı olgular olduğunu söyler ve melankolinin
yapısını açıklamaya çalışır. Ona göre melankolide bir kayıp vardır; ama hasta
neyi kaybettiğinin bilince değildir, bir başka deyişle sevilen nesne
yitirilmiştir, fakat onda neyin yitirildiği belli değildir (Freud 3). Zebercet'in
durumunda ise kaybedilen nesnenin kendisi de belirsizdir, sevilen tikel bir
nesne kaybı g.A.t.g.k'a kadar söz konusu değilken, asıl kaybedilen sevgi
nesnesi olgusunun kendisidir. Yani; Zebercet tüm arayışlarına rağmen kendisine
bir sevgi nesnesi bulamaz dolayısıyla kendisi de hiçbir zaman sevginin öznesi
olamaz. Freud'un bahsettiği kaybın ne olduğunun bilinemediği vakalar onun
durumu için daha uygun olur. Zebercet
de aslında neyi kaybettiğinin bilincinde değildir. Zebercet'in sevgi nesnesi
arayışı kitap boyunca süregelir. Ortalıkçı kadınla, anlattığı fahişelerle,
yolda karşılaştığı genç erkekle kurmaya çalıştığı ilişkiler onun bu arayışından
izler taşır. Ortalıkçı kadınla bir nevi zorla kurduğu, hiçbir şekilde tepki
alamadığı cinsel ilişkilerin aslında farklı olmasını ister. Tesadüfen tanıştığı
bir genç erkeğin peşinden gitmesi, onla zaman geçirmesi de bu arayışın parçası
olup, çocuğu otele çağıramamasıyla bir sonuca ulaşmaz. Aynı şekilde geçmiş
yaşamında da beraber olduğu fahişelerle kurduğu ilişkilerde de bu eksikliği
giderememiştir. Zebercet'in sevgi nesnesi eksikliğini doldurmaya çabalaması her
seferinde başarısız olur.
Dolayısıyla Zebercet aslında kendisine sevilecek bir
nesne arar, bu yoksunluğu kendisinin de farkında olmadığı, onun ağzından hiçbir
zaman dile getirilmeyen, sadece davranışlarından anlayabildiğimiz bir kayıp
haline gelir. Böylelikle, melankolik kişiliğin kaynağı olan bu kayıp onun
hayatının tüm evrelerini etkiler, davranışlarına yansır, kurduğu ya da kurmaya
çalıştığı, kaçındığı ilişkileri etkiler. Bu yoksunluğun asıl doruk noktasına
ulaşması g.A.t.g.k'nın varlığı ile olur ve geri dönmemesi ile de Zebercet'in
melankolisinin belirgin bir öğesi olarak karşımıza çıkar.Gecikmeli
Ankara treniyle gelen kadın Zebercet'in aslında hiç sahip olamadığı, onun
kişiliğine dair hiçbir şey bilmediği bir figür olarak karşımıza çıkar. Fakat
bütün bu bilinmeyenlere rağmen Zebercet ona takıntılı bir halde bağlanır ve
geri dönüşünü bekler. Zebercet'in sevgi nesnesi eksikliği durumu en güçlü
şekilde bu kadın ile giderilmeye çalışılır. Yani, bu kadın Zebercet'in melankolisini
giderecek bir nesne konumundadır. Freud'un makalesinde belirttiği "libido
yatırımı" bu bağlamda ele alınırsa Zebercet'in melankolisinin asıl sebebi
böyle bir yatırımın tam anlamıyla gerçekleşememesidir.
Zebercet'in
sadece bir gün gördüğü, ama takıntılı bir şekilde tutkuyla bağlandığı bu
kadının varlığı -daha doğrusu yokluğu- Zebercet'in her anına sinmiştir. Onun
geleceğini düşündüğü günü bekleyişi, o güne hazırlanışı, kadının odasını
kimseye vermemesi kadının önemini vurgulayan detaylardır. Zebercet sürekli
kadının hayalini kurar ve takıntılı bir halde sürekli onun geldiği gün
söyleyeceği sözleri düşünür. Zebercet
bu kadına bağlanmış, onu sevilen nesne haline getirmiş, fakat bekleyişinin
kadının gelmeyişi ile sonuçlanması ilişkisini zedelemiştir. Böylelikle,
Zebercet için bir sevgi nesnesi halini alan ve söz verdiği tarihte geri
gelmemesi ile g.A.t.g.k'a yatırılan libidonun yine Freud'un terimiyle geri
çekilmeme durumu oluşmuştur. Zebercet'in
melankolisi de bu libidonun başka bir nesneye yatırılamaması olarak ortaya
çıkmıştır. Zebercet aslında terk edilen nesneye yaptığı libido yatırımını bir
anlamda ortalıkçı kadın ve dışarıda tanıştığı genç bir erkekle gidermeye
çalışmış ama başaramamıştır ve libido yeni bir nesne bulamamıştır. Böylelikle
egonun içine çekilen libidonun kaybedilenle özdeşleşimi sonucu ego yitimi olur
(Freud 3). Buna bağlı olarak g.A.t.g.k ile kurduğu ilişkide de hem sevgi hem de
öfke barındırır. Kadının geleceği günün umuduyla bekleyen Zebercet için,
kadının gelmemesi onun tüm umutlarını tüketir ve kadına aynı zamanda öfke de
duymaya başlar. Bu öfke de melankolik öznenin ayrılmaz bir parçasıdır (4).
Zebercet'in sevgi nesnesi artık "Canı cehenneme" (Atılgan 60) denilen
bir öfkenin nesnesi de olmuştur. Öte
yandan Zebercet kadının odasını adeta bir mabede çevirir ve odayı kadının
bıraktığı haliyle korumaya çabalar, eşyaların yerlerini dahi değiştirmez.
Böylelikle bir bakıma ikili bir tavır söz konusudur. Freud bu durumu narsistik
temellerle açıklar: "Nesne ile yapılan narsistik özdeşim, erotik boşalımın
yerine alır, dolayısı ile sevilen kişi ile çatışma yaşanmasına karşın sevgi
ilişkisinden vazgeçilmesi gerekmez" (Freud 3).
Zebercet'in hem bir sevgi nesnesi arayışı, hem de
bunun son hali olan g.A.t.g.k'ı bekleyişi ve onun gelmeyişiyle oluşan kaybı,
onun melankolik kişiliğini oluşturmuş, Freud'un terimleriyle libido başka bir
nesneye de yöneltilememiş ve böylelikle ego yitimi olmuştur. Öyle ki bir bakıma
bu kayıp Zebercet'i intihara kadar sürüklemiştir. Böylelikle, Zebercet'in
melankolisi Anayurt Oteli'nin her sayfasında kendini hissettirmiştir.
KAYNAKÇA
Atılgan, Yusuf. Anayurt Oteli.
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2010.
Sigmund, Freud. "Yas ve Melankoli". çev. R.Uslu ve O.E.
Berksun. 8 Haziran 2011. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/21/64/608.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder