Tzvetan
Todorov, Poetikaya Giriş adlı kitabında
poetikanın yapısını ve amacını, başka bir deyişle nasıl olması gerektiğini
belirtir. Poetikanın tanımını ve kapsamını belirten Todorov, poetikanın tikel
metinlerle değil onu ortaya çıkartan yasalarla ilgilenen, nesnesi edebiyat
değil edebilik olan bir yaklaşım olduğunu öne sürer(37). Böylelikle bu
yaklaşımın var olup olamayacağını sorgulamaktan çok, onun varlığını bir önkoşul
olarak kabul edip, özelliklerini sıralamaya başlar. Peki, Todorov'un bu
yaklaşımı ne derecede sağlam olabilir? Edebiliğin sınırlarını belirleyen
böylesine genel bir yasa olması ve bütün edebi eserleri bu yasanın oluşturması
mümkün olabilir mi? Böylesine bir genelleyici çerçeve sunmak aslında pek çok
öğeyi dışlamaz mı? Ve son olarak, poetika tanımının işlevselliği nedir?
İlk
olarak ele alınması gereken soru, Todorov'un tanımladığı poetikanın amacının ne
olduğu ve bu amacın ne kadar uygun olduğudur. Todorov'a göre "Poetika, tek
tek yapıtları yorumlamaya karşıt olarak, anlamı adlandırmayı değil her bir
yapıtın ortaya çıkışını yöneten genel yasaların bilgisine ulaşmayı
amaçlar"(37). Todorov, bu teziyle böylesine genel yasaların varlığını
öncelikli olarak kabul etmiş olur. Peki, böyle bir ön kabul, poetika tanımını
zedelemez mi? Diğer bir yandan Todorov'un amacının, yani edebiliğe bir dayanak
oluşturma çabasının gereksiz olduğu söylenemez; fakat poetikaya yüklediği
amacın bu denli önemli bir özelliği bir ön kabul olarak ele alması ve bunun
doğruluğunun tartışmaya açık olmaması Todorov'un girişimini zayıflatır ve
önemli soruları yok sayar. Eğer poetika edebi eserlerin genel yasasını
oluşturma çabası içinde ise ilk sorulması gereken soru böyle yasaların var olup
olamayacağı ile ilgili olmalıdır. Eğer gerekçelendirme olumlu cevabı
destekliyorsa, diğer adımlara geçmek mümkün olabilir; fakat Todorov önce bir
özelliği kabul edip, üzerine bir şeyler ekleyerek ilerlemektir ki bu durum
tezinin güçsüzleşmesine neden olur.
Todorov'un
poetika tanımının içerdiği sorunlardan bir diğeri de bu tanımın genelleyici
gibi görünmesine rağmen aslında fazlasıyla dışlayıcı olmasıdır. Genel yasalarla
ilgilenen poetika, tikel eserler ile
ilgilenmez, o "[...] metnin
dayandığı soyut yasaları bulmayı ve metni buna göre değerlendirmeyi öngörmektedir"(Erkman-Akerson
166). Peki, böyle genelleyici bir yapısı var gibi görünen poetika nasıl olur da
aynı zamanda dışlayıcı olur? Bu soruyu yanıtlamak için başka bir soru daha
sormak anlamlı olacaktır. Nasıl olur da tek bir yaklaşım bütün edebi eserlerin
arkasında yatan nedenleri ortaya çıkarabilir? Bu durum esere ait pek çok başka özelliğin
dışlanması anlamına gelecektir. Mesela yazarın yaşamının ya da eserin ortaya
çıktığı toplumsal koşulların veya tarihin hiçbir önemi kalmaz ki Todorov
bunları zaten edebiyat dışı olarak görmektedir (Todorov 33). Oysa tüm bunların
edebi esere etkisi kaçınılmazdır; çünkü eseri oluşturan poetika gibi soyut bir
kavram değil yazar ve onunla beraber gelen farklı koşullardır. Bazı eserleri
döneminden, kimilerini ise yazarın öz yaşam öyküsünden ayrı tutmak mümkün
değildir. Eğer Todorov'un iddia ettiği gibi poetikanın amacı olan genel
yasaları bulma, sadece edebiyatın kendi içinde aranır ve diğer disiplinlerden
ayrı durursa(37), böylesi yasalar oluşturmak imkansız hale gelir. Sonuçta, başka
alanların tikel edebi eserler üzerindeki etkileri kaçınılmazken, poetikanın konusu olan
edebilik üzerinde hiç etkileri olmadıklarını iddia etmek anlamsız olacaktır. Oysa
genel bir yasa bütün bu etkileri göz ardı eder.Dolayısıyla poetikanın amacı
olan genel yasalar, aslında genelleyici olmaktan çok dışlayıcıdır.
Todorov'un
poetika tanımının akla getirdiği diğer bir soru poetikanın işlevi ile ilgilidir.
Poetikanın işlevi nedir veya ne olmalıdır? Yani, elimizde edebi eserlerin
oluşmasını sağlayan, soyut ve genelleyici bir edebiyat teorisi varsa bunun bize
sağladıkları ne olacaktır? Edebi eserler artık bu yasalar çerçevesinde mi
yaratılacaktır? Bu soru Todorov açısından anlamsız olacaktır; çünkü zaten bu
yasalar çerçevesinde oluşmaktadırlar. Peki, böyle bir yaklaşım metni daha iyi
anlamamızı sağlıyor olabilir mi? Bu açıdan bakacak olursak, bir kere genel
yasaların ne olduğunu kavradığımız zaman tüm metinleri anlamamız gerekecektir.
Oysa, bu kavrayış önceden de belirttiğim gibi, kimi zaman bazı tikel veriler
olmadan gerçekleştirilemez. Dolayısıyla poetikanın işlevinin ne olduğu tam
olarak anlaşılamamaktadır.
Sonuç
olarak, Todorov'un poetika tanımının yarattığı sorunlar göz ardı edilemez. Bu
tanımın önkoşul olarak kabul ettiği genel yasaların varlığı, tanımın aslında
genelleyici olmaktan çok dışlayıcı bir yapıda olması ve işlevselliğinin ne
olduğunun pek anlaşılamaması poetika tanımının oluşturduğu sorunlardır ve bu
sorunlar poetikanın mümkün olup olamayacağını tartışmalı kılar.
KAYNAKÇA
Erkman-Akerson, Fatma. Edebiyat ve Kuramlar. İstanbul: İthaki
Yayınları, 2010.
Todorov,
Tzvetan. Poetikaya Giriş. Çev. Kaya
Şahin. İstanbul: Metis Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder